Eskiden moda olan "ağır makyaj" ve abartılı kıyafetler yerini sinsi bir trende bıraktı: "Zahmetsiz" görünmek. Sosyal medyada sabah 6'da uyanan, yüzünde "yokmuş gibi" duran ama kusursuz bir makyajla gezen, saçları "öylesine" toplanmış ama kuaförden çıkmış gibi duran kadınlar görüyoruz. Buna "Clean Girl" estetiği deniyor. Peki, "doğal" görünmek için harcanan bu devasa emek ve para, aslında kadınların üzerindeki baskıyı azaltıyor mu, yoksa görünmez bir mükemmeliyetçilik zindanı mı yaratıyor?
Doğallık Bir Statü Sembolü mü?
"Makyajsız" güzel görünmek, aslında ciddi bir sermaye gerektirir. Pahalı cilt bakımları, dermatolog randevuları, organik beslenme rutinleri...Bu açıdan bakıldığında "zahmetsiz güzellik", sadece ekonomik gücü yüksek olanların erişebileceği bir statü göstergesine dönüşüyor. Toplum bize artık "Çabala" demiyor; "Çabalamış gibi görünme ama kusursuz ol" diyor. Bu, modern kadının omuzlarındaki en ağır, sessiz yüklerden biri.
Vitrin ve Depo Arasındaki Fark
Instagram ve TikTok, hayatımızın "vitrin"idir; oysa gerçek hayat "depo"da yaşanır. Ve depolar her zaman biraz dağınıktır. Bir kadının hayatının 7/24 bej tonlarında, minimalist ve düzenli olması imkansızdır. Bu estetik anlayışı, yaşamın doğal karmaşasını, yorgunluğunu ve gerçekliğini "ayıp" bir şeymiş gibi gizlememize neden oluyor. Oysa dağınıklık, hayatın yaşandığının kanıtıdır.
Mükemmel görünmek zorunda değilsiniz, hele ki "hiç uğraşmamış" gibi görünmek zorunda hiç değilsiniz. Sosyal medyadaki bu kurgusal doğallık dramasını bir kenara bırakıp, hayatın gerçek, pürüzlü ve filtresiz dokusunu kucaklamak en büyük isyandır.
0 yorum